Uzayda Bir Zaman Makinesi: James Webb Teleskobu

Uzayda Bir Zaman Makinesi: James Webb Teleskobu

James Webb Uzay Teleskobu ya da kısa adıyla JWST, şu ana kadarki en ileri teknolojiye sahip teleskoptur. Dünyanın en önde gelen uzay ajansları olan Amerika (NASA), Avrupa (ESA) ve Kanada (CSA) uzay ajansları bir araya gelmesiyle geliştirilmiştir. Teleskop, kızılötesi algılarla çalışmaktadır, yani ısıyı görmektedir. NASA, teleskobun Ay’daki bir yaban arısının ısısını dahi saptayabileceğini iddia etmektedir.(1)

Sonsuz ilim ve kudret sahibi olan Yüce Allah, dünyayı kullarının yaşaması için yaratmış ve yarattığı her varlığı da onların emrine vermiştir. Allah’ın rahmetinin tecellisi olan nimetler kullanılarak yapılan James Webb Teleskobu gibi görkemli araçlar gerçekte O’nun ilminin eseridir. Bu gerçek, mucizevi teknolojik gelişmeler karşısında, akıl ve vicdan sahibi her müminin şükrüne vesile olmalıdır.

Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür. “
(İbrahim Suresi, 34)

Aralık 2021’de yola çıkan teleskop Ocak 2022’de dünyadan 1,5 milyon km uzaktaki yörüngesine yerleşmiştir. Bu mesafe Ay ile Dünya arasındaki mesafenin dört katı kadardır. Yine de teleskobun dünyanın gölgesinde olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Teleskop buradayken hem Güneş’in hem de Dünya’nın kütle çekim kuvvetinin etkisinde kalması nedeniyle Güneş’in etrafında dönüşünü tam bir yılda yapmaktadır. Yani yerleştirildiği yörünge çok özeldir. Ayrıca bu yörünge, uzay aracının sıcaklığını -223,2°C’nin altında tutmaktadır. (2)

James Webb Teleskobu, kızılötesi astronomiye yönelik olarak geliştirildiği için, yani ısıyı algıladığı için bu ısı seviyesinde olması son derece önemlidir.

Yörüngenin yeri, Güneş’ten gelen ısı kirliliğinin önlenmesini ve teleskobun derin uzayda çok soluk kızılaltı kaynakları bile saptamasını sağlamaktadır. Ancak teleskop ısıya çok duyarlı olduğu için; Güneş, Dünya ve Ay’dan gelen ışığı ve ısıyı engellemek için güneş kalkanı ile gölgelenmektedir. Güneş kalkanı Güneş, Dünya ve Ay’ı her zaman uzay aracının arka tarafında kalacak şekilde konumlanmıştır. (3)

Teleskobun bu benzersiz özelliği, ısı hassasiyetini koruyarak onunla evrenin en derin noktalarını bile gözlemleyebilme imkanı sağlıyor. James Webb Teleskobu şimdiye kadar gözlemlediğimiz en uzaktaki, yani en derindeki ışık kümelerine bile odaklanabiliyor. Bu derinlikleri ne kadar yakınlaştırsak da gözle göremeyiz ancak James Webb Teleskobu kızılötesi özelliği ile ısı kalıntılarını algıladığı için en derin noktaları bile gözlemleme imkanı veriyor.

James Webb Teleskobu ile artık daha ilerilere veya başka bir deyiş ile evrenin geçmişine daha detaylı bir şekilde bakabiliyoruz.

Bize evrenin derinliklerini gösteren James Webb teleskobu inşa edilirken hammaddesinden tasarımcılarına kadar, tüm bileşenleri, Allah’ın sonsuz ilminin ürünüdür. Allah’ın kusursuz yaratışının örneklerini, bazen uzayın derinliklerinde, bazen üstün teknolojik araçlarda veya bunları tasarlayanların bedenlerinde görebilirsiniz. Nitekim Allah’ın bu kusursuz yaratma gücü ve sanatı, bir Kuran ayetinde şöyle ifade edilir:

O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, ‘şekil ve suret’ verendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir. ” (Haşr Suresi, 24)

James Webb Teleskobunun üstün teknolojik özellikleri bize, dikkatimizi vermemiz gereken tek noktayı unutturmamalıdır, Bu nokta, tüm bu teknolojik ürünleri Yüce Allah’ın bizim hizmetimize verdiğidir.  Bular için. Rabbimiz’e her an şükretmemiz gerekir. Bu ürünlerin geliştirilme sürecinde kullanılan hammaddeler de, proje ve yapım aşamasında kullanılan akıl da Yüce Allah’ın rahmeti ve nimetidir. Bu maddeler, mesela metaller dünya üzerinde bulunmasaydı ya da bunları kullanma imkânımız olmasaydı, teknolojiden   bahsetmemiz de mümkün olmayacaktı.

Güneş Kalkanı ve Ayna

James Webb Teleskobunu güneşten koruyan kalkan her biri insan saçı kadar ince olan beş ayrı katmandan oluşuyor. (4) Bu kadar ince bir yapıyı kalkan yerine Güneşlik olarak isimlendirmek aslında daha doğru. Güneş’e bakan taraftaki katman teleskobun en çok ısınan yerlerinden biridir. Bunun etkisini en aza indirmek için mühendisler kalkanı alüminyum ile birlikte silikon kullanılarak üretmişlerdir. Oldukça geniş bir yüzeyi olan Güneşlik, kendisini yörüngeye yerleştiren Arien 5 roketine sığabilmesi için katlanabilir özellikte tasarlanmıştır. Tam on iki kez katlanan güneşlik teleskop yörüngeye oturunca açılmış ve 14x21m ebatında bir alanı kaplar hale gelmiştir. (5)

Teleskobun en önemli bölümlerinden birisi de üzerindeki aynadır. Teleskop, toplam 25,4 metrekare yüzey alanına sahip 18 adet altıgen şekilli parçadan oluşan altın kaplama bir aynaya sahiptir. Arien 5 roketine sığması için çok sayıda parçadan oluşan ayna daha sonra uzay boşluğundayken parçalar yeniden konumlandırılarak tek parça haline getirilmiştir. Aynanın son hali, parçaların mikromotorlar yardımı ile son derece hassas bir hizalama yapılması sonucunda elde edilmiştir. Üstelik teleskobun düzgün odaklanabilmesi için ayna konumları birkaç günde bir yeniden güncellemeyi de gerektirmektedir.

Allah’ın Yaratışındaki İhtişamı Gösteren Fotoğraflar

James Webb Teleskobu, 13,5 milyar ışık yılı uzağı, yani evrenin ilk yıldızlarının oluştuğu zamanı görmesini sağlayacak teknolojik bir donanıma sahiptir. (6) Bu nedenle Teleskop, bir anlamda günümüzden uzak geçmişe seyahati mümkün kılan bir zaman makinesidir. 

Bu zaman makinesi bizleri sadece geçmişe götürmüyor. Üzerinde yer alan hassas aygıtlar ile dev gezegenlerin ve gezegen sistemlerinin kızılötesi görüntülerini de çekiyor ve tayflarını ölçerek yaşlarını ve kütlelerini belirleyebiliyor. Ayrıca yıldızların çevresinde yer alan ve gezegen sistemlerinin doğmasına olanak sağlayan türden disklerin bileşenlerini de tanımlayabiliyor.

James Webb Teleskobu, her ne kadar gezegen bulmak için geliştirilmiş bir teleskop olmasa da yeni gezegenleri de inceleyebiliyor. Teleskop, herhangi bir gezegen kendi bağlı olduğu yıldızın önünden geçerken oluşan atmosferik bileşenleri de gözlemleyebiliyor.

Resimde Volans takımyıldızı ya da SMACS 0723 görülüyor. Birçok kişide buna benzer uzay fotoğrafları ile muhatap olma alışkanlığı yani kısaca ülfet; James Webb Teleskobunun çektiklerinin ‘normal’ karşılanmasına, hatta çoğu zaman     bunlardaki mucizelerin görülmemesine sebep olmaktadır. Çünkü ülfet, Allah’ın eşsiz ilminin bir kanıtı olan her yeniliğin ‘makul’ karşılanmasına ve teknoloji vesilesi ulaşılan ürünler olarak değerlendirilmesine neden olur. Ancak unutulmamalıdır ki, yeryüzünde ve tüm evrende Allah’ın hakimiyeti dışında hiçbir varlık yoktur. Allah’ın dilemesi ve insanoğluna imkân vermesiyle elde edilen tüm teknolojik bilgiler ve ürünler olmasa, en ufak bir teknolojik gelişmenin dahi yaşanmasına imkân yoktur.

Yukarıda James Webb Teleskobu aracılığı ile elde edilen fotoğraflardan birisi görülüyor. Fotoğrafta görülen birden çok galaksinin toplandığı, Volans takımyıldızını gösteren bir alan. Buraya verilen isim SMACS 0723. Galaksi topluluğu aslında Dünya’ya çok da uzak değil, sadece 4,6 milyar ışık yılı uzakta. Ancak bu birçok galaksinin bir araya geldiği yerde, aslında çok çok daha uzakta olan cisimlerin ışıkları da büyütülmüş şekilde görülebiliyor. Bu da, kameralardan bildiğimiz zoom lensinin uzay teleskoplarındaki astronomik karşılığı olan “yerçekimi etkisiyle” mümkün olabiliyor. (7)

Kocaman bir altın aynası ve süper-hassas kızılötesi araçları, teleskoba epey uzaktaki uzay bölgelerini detaylı bir şekilde görme imkanını sağlıyor. Örneğin yukarıdaki fotoğrafta James Webb Teleskobu ve Hubble Teleskobu’nun aynı yeri nasıl gördüklerini görüyoruz. Aradaki farkı gayet açık. (8)

James Webb Teleskobu’nun dünyaya gönderdiği fotoğraflardan birisinde, Samanyolu Galaksisi içindeki en büyük kütleli ve parlak yıldızlardan oluşan bulutsulardan biri olan Karina Bulutsusu görülüyor.

Aşağıda NGC 3132 ismi verilen Güney Halka Bulutsusu’nun bir fotoğrafı yer alıyor. Fotoğrafta yer alan Bulutsu, yaklaşık yarım ışık yılı genişlikte ve 2.500 ışık yılı uzaklıkta olmasıyla bilinen en yakın gezegenimsi bulutsulardan biridir. Fotoğrafta merkezde görülen yıldız, beyaz bir cücedir. Yaşamının son aşamasına ulaşmış ve dış katmanlarını uzaya fırlatmıştır. Bu yıldız, Güneş’ten daha küçük ancak ondan çok daha sıcaktır. Yaşarken Güneş’ten 8 kat büyüktü ve şimdiyse Dünya boyutunda. Ancak hala Güneş’ten yaklaşık 1,5 kat daha ağır. Yaydığı morötesi ışınlar çevredeki gazların floresan halinde parlamasını sağlıyor. 

Güney Halka Bulutsusu

Güney Halka Bulutsusu (NGC 3132) ve merkezinde yer alan ölmekte olan bir yıldız. Fotoğrafta görülen mavi bölgedeki gazlar nispeten daha sıcakken, kırmızı gazlar dışa doğru en soğuktur. Buralar, toz parçacıkları ve karbon gibi elementlerden oluşuyor. Bir zaman sonra bu parçacıkların yeni yıldızlara ve gezegenlere dönüşeceği düşünülüyor.

Görüntüde bulutsunun saydam kırmızı alanının dışındaki noktalarda uzak galaksiler görülüyor. Örneğin, sol üstteki uzun yatay çizgiye bakın. Bu çizgi bir yıldız ışığı değil, aslında bir galaksinin yandan görünümüdür. Yine farklı biçim ve renkte beliren uzak spiral galaksiler de görülüyor. En uzakta olanlar daha küçük ve kızıllar. Bizim çizgi ya da nokta olarak gördüğümüz bu galaksilerin her birinde yüz milyonlarca hatta milyarlarca yıldız var. James Webb Teleskobu bu görüntüler ile Allah’ın yaratışındaki büyük ihtişamı ve üstün kudretini gözler önüne seriyor.

Uzayın Derinlikleri

James Webb Teleskobunun çektiği NGC 3132 fotoğrafı, bugüne kadar çekilmiş en derin uzay fotoğraflarıdır. Fotoğraftaki küçük beyaz parlamalardan her biri tam 13 miyar yıl önce yola çıkmış ışıklara aittir. NASA’dan Bill Nelson bunu “Aslında çok daha geriye gidiyoruz, çünkü bu daha sadece ilk fotoğraf. 13,5 milyar yıl kadar geriye gidebiliyor. Evren’in 13,8 milyar yaşında olduğunu bildiğimize göre; bu fotoğraflar sizi neredeyse her şeyin başlangıcına götürüyor” şeklinde yorumluyor. (9)

Peki nasıl oluyor da bir teleskop evrenin 13,5 milyar yıl öncesini görüntüleyebiliyor? 

Bu sorunun cevabı, çevremizi gözlemlememizi sağlayan temel unsur olan ışığın fiziksel özellikleri ile ilgili. Şöyle ki; ışık, boşlukta saniyede yaklaşık 300 bin km’lik hızla yayılır. Güneş’ten çıkan bir ışın bizim gözümüze kadar uzayda 7 dakika boyunca yol alıyor. Yani Güneş’e baktığımız anda aslında 7 dakika önce Güneş’ten salınan fotonları görmekteyiz. Daha uzaklardaki ışık kaynaklarına baktığımızda ise bu süre daha da artmaktadır. James Webb ekibi tarafından paylaşılan fotoğrafta ise yaklaşık 13,5 milyar ışık yılı uzaklıktaki galaksileri görüyoruz. Işık yılı, ışığın bir yılda aldığı mesafeyi göstermesi nedeniyle bir uzaklık birimi olsa da aynı zamanda gözlemlediğimiz cismin ne kadar zaman öncesine ait görüntüsünü gördüğümüzü de belirtir. Fotoğrafta iletilen bilgi, 13,5 milyar yıl öncesinde üretilen fotonlarla bize ulaşmaktadır. Bu da evrenin ilk çağlarına ait bilgiye, yani evrenin başlangıcından 300 bin yıl sonraki görünümüne ulaştığımız anlamına gelmektedir.

Kafa Karıştıran bir Soruya Basit bir Yanıt

James Webb Teleskobunun 35 milyar ışık yılı ötede bulunan bir galaksiyi çekerek elde ettiği bir görüntü bazı insanlarda kafa karışıklığına neden oldu. Görüntü, CEERS-93316 ismi verilen bir galaksiye ait ve Büyük Patlama’dan yalnızca 235 milyon yıl sonraki bir ana, yani günümüzden 13,5 milyar yıl öncesine tarihleniyor. (10) 

Görüntülenen CEERS-93316 şu ana kadarki görüntülenen en uzak galaksi. Ancak bu unvanını yakın bir zamanda kaybetmesi mümkün çünkü James Webb Teleskobu uzayı görüntüleme çalışmalarına devam ediyor. Dolayısı ile yakın bir vakitte daha uzaktaki bir galaksinin varlığından haberdar olabiliriz. Ama bu CEERS-93316’nın, Büyük Patlama’dan sonraki ilk galaksilerden birine en azından fazlasıyla yakın olduğu gerçeğini değiştirmeyecek. (11)

James Webb Teleskobunun çok uzakları görüntüleme yeteneği bazı insanlarda kafa karışıklığına sebep olabiliyor. Sözgelimi CEERS-93316’nın hem 35 milyar ışık yılı uzaklıktaki görüntüsü nasıl 13,5 milyar yıl öncesine ait olabiliyor. İçimizden bir ses “her iki sayı da aynı olmalıydı” dese de bilimsel tespitler bunun doğru olmadığını söylüyor. Şöyle ki; milyarlarca ışık yılı uzaktaki bir cismin şu andaki görüntüsü, bize ulaşabilmek için aradaki mesafeyi ışık hızında kat etmek zorunda. Fakat kat ettiği bu yol boyunca ilerlerken, evren de bir yandan genişlemeyi sürdürüyor. Yani ışık onca mesafeyi kat ederken, bir yandan da genişlemeden kaynaklı ek yolu kat etmek zorunda kalıyor. Dolayısıyla 13,5 milyar ışık yılı öteden geldiğini düşündüğümüz bir foton, aslında çok daha uzaktan gelmektedir. Yani bu mesafenin yaştan büyük olma nedeni, ışık bize ulaşana kadar Evren’in de genişliyor olmasıdır.

James Webb Teleskobu, “Geleceğe Dönüş (Back to The Future)” filmindeki araba gibi bir zaman makinesi değil. Onun bize milyarlarca yıl öncesine ait görüntüler vermesinin nedeni Allah’ın evreni çok çok büyük yaratmış olması. 

Evrenin büyüklüğünü zihnimizde canlandırmak için şöyle bir örnek verebiliriz. NASA’nın elde ettiği son verilere göre evrende 2 trilyon tane galaksi var. (12) Bunlardan sadece bir tanesi olan -içinde bulunduğumuz- Samanyolu Galaksisi’nde en az 200 milyar tane yıldız var. Bu galakside bizim yıldızımız olan Güneş ile ona en yakın olan yıldız olan Alpha Centauri arasındaki mesafe ise 41 trilyon kilometre. Galaksimizin çapı ise 1.000.000.000.000.000.000 km. (13) Bu mesafe yaklaşık 10 bin ışık yılına denk geliyor. Ancak ışık yılı bile uzayda kısa bir mesafeyi temsil ettiği için. Bilim insanları parsek (3,26 ışık yılı), kiloparsek (1.000 parsek) ve mega parsek (1 milyon parsek) birimlerini kullanıyorlar.

Evrenin büyüklüğü için son bir somut örnek daha verelim: Voyager uzay aracı Güneş’ten 17,3 km/s hızla uzaklaşıyor. Voyager’ın bu hızla Samanyolu’nun tüm uzunluğunu kat etmesi 1.700.000.000 yıldan fazla sürerdi. Şayet aracın hızı saniyede 300 bin km.’ye çıksaydı Samanyolunun bir ucundan diğerine varması bu hızla bile yaklaşık 100 bin yıl sürerdi.

Bizim evreni gözlememiz ışınlara, dolayısı ile de ışık hızına bağlı. Evren o kadar büyük ki ışık hızı gibi muazzam bir hızla ile bile uzayın bir ucundan diğerine gitmek milyarlarca yıl alabiliyor. İşte bu nedenle uzayın derinliklerini gerçek zamanlı olarak, yani şu anki haliyle görmek imkânsız. Şöyle düşünün; karşınızda duran birisine baktığınızda o an onu olduğu hali ile görüyorsunuz ama baktığınız ile aranızdaki mesafe çok çok fazla ise böyle olmayacaktır. Evren o kadar büyük ki ışık hızı bile yavaş kalıyor. Allah bu gerçeği bizlere “Elbette göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyüktür. Ancak insanların çoğu bilmezler.” (Mü’min Suresi 57) ayeti ile haber vermektedir.

James Webb Uzay Teleskobu Neyin Sözcüsü?

Maliyeti 10 milyar doları aşan James Webb Uzay Teleskobu, evreni gözlemlemek için tasarlanmış en ileri teknolojilere sahip. Henüz sadece ilk gözlem sonuçları kamuoyuna sunulmuş olduğu halde evrenin ne kadar büyük bir yer olduğunu ve muhteşem bir düzende yaratıldığını anlamamıza yetiyor.  Uzay bilimleri ile ilgilenen çoğu bilim adamı da Allah’ın yaratma sanatını takdir eden açıklamalarda bulunuyor.

Ne var ki materyalist bir anlayışa sahip medya organları ve bazı bilim insanları bu gerçeği örtbas etme çabası içinde. Haberler insanların zihinlerini bulandırıp evrenin yoktan var edildiği gerçeğinin üsütünü örtme çabası kendini gösteriyor. Bir kısım bilim insanları da ki JWST’nin tasarlanması ve kullanılmasında görev alanlar da dahil olmak üzere elde edilen gözlem verilerinin evrimi ispatlayacağını düşünüyorlar. Bunlar, uzayda canlılığın olduğu gezegenler tespit edildiğinde “Bakın burada canlılar nasıl oluştu ise dünyadaki canlılar da öyle tesadüfen kendiliğinden oluştu” demenin hayali ile yaşıyorlar.

Oysa yakın tarihteki bilimsel tespitler ve fosil bulguları ile dünyadaki canlılığın tesadüflerin eseri olamayacağını anlayan evrimciler, canlılığın uzaydan gelmiş olabileceğini savunarak gülünç bir duruma düşmüşlerdir. Bazı evrimciler hala uzay araştırmalarında dünyadaki canlılığın kökeninin uzayda bulunacağı gibi bir hayali kovalamaktadırlar. Halbuki gökleri yeri ve ikisi arasındaki her şeyi Alemlerin Rabbi olan Allah yaratmıştır. Ve her bilimsel gelişme Allah’ın yaratma sanatının inceliklerini ortaya koyarak bu gerçeği tekrar tekrar doğrulamaktadır.

İster James Webb ile ister Hubble ile isterse başka teleskoplar ile olsun evrene dair tüm gözlemlerin bugüne kadar ortaya çıkardığı gerçekler şunlardır:

1) Evreni, Allah yoktan var etmiştir. Her şey bir amaç üzerine yaratılmıştır. Bu gerçeğin bir sonucu olarak da doğada ve tüm evrende tesadüflerin oluşturduğu bir kaos değil, yaratılmış olan kusursuz bir düzen bulunmaktadır.

2) Maddesel evrenin, özellikle de üzerinde yaşadığımız Dünya’nın tüm özellikleri insan yaşamına uygun olacak şekilde, özel olarak tasarlanmıştır. Yıldızların ve gezegenlerin hareketlerinde, yeryüzü şekillerinde, suyun ya da atmosferin özelliklerinde insan yaşamına imkân sağlayan şekilde var eden Yüce Allah’tır. Bu gerçek bir Kuran ayetinde şöyle haber verilmiştir:


Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, kendisinden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim’dir, bağışlayandır.
 (Fatır Suresi, 41)

3) Tüm canlı türlerini Allah yaratmıştır. Ayrıca, bal arıları örneğinde bildirildiği gibi, bu canlıların hareketleri de Allah’tan gelen özel bir ilhamla gerçekleşmektedir.


Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır.”
 (Nahl Suresi, 68-69)

Bunlar, Allah’ın Kuran vesilesiyle bizlere öğrettiği mutlak gerçeklerdir. Bu gerçekleri temel alan bir bilim anlayışı da hiç şüphesiz çok büyük bir başarı elde edecek, çok verimli bir biçimde insanlığa hizmet verecektir. James Webb Teleskobu’nun verileri de bu çerçevede anlamlandırılmalıdır.

İslam dünyasının sıklıkla kınadığı batı medeniyeti James Webb Teleskobu gibi bir teknoloji harikasını ortaya koyarken, kendisinin Allah’ın muhteşem yaratışını gösteren en ufak bir çalışmada bile bulunmaması oldukça düşündürücüdür.

Eğer James Webb Teleskobu, salt materyalist iddiaları dünyaya yaymak için kullanılan bir argüman olarak kullanılmaya çalışılırsa bu bilimsel anlamda bir zaman kaybı olacaktır. Çünkü evrenin ve canlılığın ortaya çıkışı ile ilgili materyalist iddiaların her birini ispatlayabilmek için on yıllar boyunca sayısız bilim adamı çabalamış, ancak ortaya çıkan sonuçlar bu iddiaların geçersizliğini göstermiştir. Bulgular, aynen Kuran’da Allah’ın haber verdiği gibi; evrenin yoktan yaratıldığını, insan yaşamını gözeten bir amaca göre tasarlandığını, canlılığın tesadüflerle doğmasının ve evrimleşmesinin imkansız olduğunu ispatlamıştır. James Webb Teleskobu bugün bunun sözcülüğünü yapmaya adaydır.


“Bizim, sizi boş bir amaç uğruna yarattığımızı ve gerçekten bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız? Hak melik olan Allah pek yücedir, Ondan başka ilah yoktur; Kerim olan Arş’ın Rabbidir.”
 (Mü’minun Suresi 115-116)

Referanslar:

(1) Astronomi Kitabı (The Astronomy Book), Alfa Yayınları, çeviren: Ahmet Fethi Yıldırım, İstanbul, 2020. (sayfa: 304-305)

(2) “About the Sunshield”, https://www.jwst.nasa.gov/content/observatory/sunshield.html Erişim tarihi: 30.7.2022

(3) “A solar orbit”, https://jwst.nasa.gov/content/about/orbit.html, Erişim tarihi: 30.7.2022

(4) “About the Sunshield”, https://webb.nasa.gov/content/observatory/sunshield.html#:~:text=The%20silicon%20coating%20is%20~50,different%20sizes%20and%20different%20shapes. Erişim tarihi:6.82022

“About the Sunshield”, https://www.jwst.nasa.gov/content/observatory/sunshield.html Erişim tarihi: 30.7.2022

“Early universe”, https://webb.nasa.gov/content/science/firstLight.html, Erişim tarihi: 30.7.2022

(7) BBC Türkçe, “James Webb Uzay Teleskobu’ndan evrenin en derin ve net görüntüsü”, 12 Temmuz 2022 https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-62131159

(8) https://www.youtube.com/watch?v=ihhJ_KqSIEU 

(9) BBC Türkçe, “James Webb Uzay Teleskobu’ndan evrenin en derin ve net görüntüsü”, 12 Temmuz 2022 https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-62131159

(10) Ben Turner, “Webb space telescope has just imaged another most-distant galaxy, breaking its record after a week” livescience.com sitesi 1 Ağustos 2022 

https://www.livescience.com/james-webb-images-most-distant-galaxy-again

(11) Jonathan Amos, “Scottish astronomers push James Webb deeper back in time”  BBC 26 Temmuz 2022 

https://www.bbc.com/news/science-environment-62311562

(12) Deutsche Welle Türkçe, “NASA: Evrende 2 trilyon galaksi var”, 14 Ekim 16 

https://www.dw.com/tr/nasa-evrende-2-trilyon-galaksi-var/a-36043316

(13) NASA “The Milkway”  https://imagine.gsfc.nasa.gov/features/cosmic/milkyway_info.html Erişim tarihi: 23.8.2022

Rating overview

  • 4,5
Total score
Good 4