Susama Hissinin Neden Yaşamsal Bir Önemi Var?

Susama Hissinin Neden Yaşamsal Bir Önemi Var?

Vücudumuzdaki suyun miktarında gün içinde gerçekleşen en ufak değişimleri dahi algılayan sistemler vardır. Bunların başında, beynimizin bir bezelye tanesi büyüklüğünde olan hipotalamus denen bölümü gelir.

Hipotalamus, kanda su oranı azaldığında bunu hemen algılar. Ve buna yönelik bir önlem olarak hipotalamusun hemen altında yer alan 1 cm büyüklüğündeki hipofiz adlı bez, “ADH” isimli bir hormon salgılar.

Bu hormon kan dolaşımı yolu ile uzun bir yolculuğa çıkar ve böbreklere ulaşır. Böbreklerde aynen bir kilidin bir anahtara uygunluğu gibi tam bu hormona uygun olan özel alıcılar vardır. Hormonlar bu alıcılara ulaştıkları anda böbreklerde hemen su tasarrufu düzenine geçilir ve su atılımı çok az bir düzeye indirilir.

Eğer hipofiz hormonu ve bu hormonun getirdiği “su tüketimini azaltın” emrini anlayıp uygulayan böbrek hücreleri olmasaydı, susuzluktan ölmemek için günde 15-20 litre su içmek zorunda kalırdık. Bu suyu sürekli olarak da dışarı atmamız gerekeceğinden, uyumamız veya bir yerde uzun süre oturmamız mümkün olmazdı.

Ancak böyle bir sistemin eksiksiz olması bile hayatta kalmamız için yeterli değildir. Bizim su içmemiz -dahası ne kadar su içmemiz- gerektiğini bilmemiz gerekir. Allah bunun için insanı susama hissi ile birlikte yaratmıştır. Vücudumuzda her şeyin eksiksiz olduğunu ama sadece susamadığımızı varsayalım. Doğduktan çok kısa bir süre sonra susuz kalıp ölürdük. Susama hissimiz olmadığı için neden krize girip ölüme doğru gittiğimizi de anlamazdık. Oysa bir insan, doğduğu andan itibaren su içmesi gerektiğini üstelik ne kadar içmesi gerektiğini bilir, çünkü tam gerektiği oranda susarız. Bu sistem o kadar mükemmel işler ki ne ihtiyacımızdan fazla ne de eksik sıvı alırız, tam ihtiyacımız kadar su içeriz.

İşte bizi “bir damla sudan” yaratan   Allah, tüm bedensel ihtiyaçlarımız için de mükemmel sistemler var etmiştir.  Çünkü O, kusursuzca yaratandır:

“O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, ‘şekil ve suret’ verendir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O’nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.” (Haşr Suresi, 24)

Vücudumuzdaki Su Dengesinin Korunması

Bir insanın spor yaparken kaybettiği su miktarıyla dinlenirken kaybettiği su miktarı arasında büyük fark vardır. Böbreklerin bu durumlarda süzdükleri su miktarı farklı olmaktadır. Ancak bu miktarı belirleyen böbrekler değildir. 

Vücuttaki su dengesini sağlayan yer kafatasının içindeki hipofiz bezidir. Hipofiz, beyin tabanında Sella Turcica (Türk Eğeri) adı verilen kemik yapının içinde bulunan ve bir fasulye tanesi büyüklüğünde yaklaşık 0,5 gram ağırlığında bir salgı bezidir. Vücudumuzdaki çeşitli hormonların salgılanmalarını düzenleyen hayati öneme sahip bir organdır.

Hipofiz bezi aslında bir orkestra şefi gibi çalışır. Hemen üzerinde hipotalamus yer alır. Beynin üst merkezlerinden gelen emirler hipotalamusa ve oradan da hipofiz sapı aracılığıyla hipofiz bezine iletilir. Hipofiz bezi de hipotalamus ve ayrıca dolaşımdan gelen uyarılar doğrultusunda vücudun ihtiyacı olan hormonları salgılar, bu hormonlar da diğer endokrin bezlerin çalışmalarını düzenler. Hipofiz bezi, vücutta hangi hormonun, ne zaman ne kadar salgılayacağına karar verir. Hipofiz bezi salgıladığı bu hormonlarla, vücudumuzun gelişimi, organların çalışmaları, enerji dengesinin sağlanması, susuzluğun giderilmesi gibi konularda vücuttaki en önemli organlardan birisi konumundadır.

Böbreklere zarar veren 10 yaygın alışkanlık:

  1. Mesanenizi geç boşaltmak
  2. Yeterince su içmemek
  3. Çok fazla tuz almak
  4. Yaygın enfeksiyonları hızlı ve düzgün bir şekilde tedavi etmemek
  5. Çok fazla et yemek
  6. Yeterince beslenmemek
  7. Sık ağrı kesici kullanmak
  8. Gerekli ilaçları kullanmamak
  9. Çok fazla alkol tüketmek
  10. Yeterince dinlenmemek

Su ihtiyacı oluşan durumlarda hipofiz bezi vücudun ihtiyacına göre antidiüretik (ADH) hormon adında kimyasal bir salgı göndererek böbrekleri uyarır. Böbrek hücreleri bu emri aldıkları anda kanı süzme işlemini yavaşlatır, hatta süzülen atık sıvı içinden su moleküllerini geri almaya başlarlar.

Hipofiz bezinin kandaki su miktarını düzenlemek için başvurduğu bir başka yol daha vardır. Hipofiz bezinden salgılanan antidiüretik (ADH) hormon tükürük bezlerinin tükürük salgılama işlemlerini yavaşlatır. Ve bunun ardından insan susuzluk hisseder ve su içer.

Hipofiz Bezi Neleri Bilmeli?

Hipofiz bezinin su içmemizi sağlamak için sahip olması gereken bilgileri düşünelim;

– Öncelikle bu küçük et parçasının suyun önemini bilmesi gereklidir.

– Ayrıca hipofiz bezi insanın ağzı kuruduğu zaman psikolojik olarak su içmeye ihtiyaç duyacağını bilmelidir.

– Hipofiz bezinin bilmesi gereken üçüncü nokta, insanın ağzının kuruması için tükürük bezlerinin çalışmamasının gerektiğidir.

– Hipofiz bezi tükürük bezlerinin çalışmasının nasıl durdurulacağını da bilmelidir. Yeryüzünde bulunan milyarlarca insanın beyinlerinin altında bulunan milyarlarca hipofiz bezi her gün, her saniye bu insanların ne kadar su içmeye ihtiyaçları olduğunu belirler ve bu insanları su içmeye zorlar.

Yalnızca bu sistem dahi insanın acizliğinin ve yaratılmış olduğunun önemli bir delilidir.

Susamak Bize Ne Anlatıyor?

İnsan acizdir çünkü kendi aklıyla vücudunda suyun azaldığını anlayamamaktadır. Susama hissine ihtiyacı vardır. Susama hissini insan için özel olarak oluşturan varlık ise küçücük bir et parçasıdır. Eğer bu et parçası olmasa insan susamayacak, vücudunun suya ihtiyacı olduğunu anlayamayacak ve çoğu insan susuzluktan bayılana kadar akıllarına su içmek gelmeyecektir.

İnsan yaratılmıştır çünkü hiçbir tesadüf insanın beyninin altına, o insana gerekli durumlarda psikolojik baskı uygulayacak ve insanı su içmeye mecbur edecek küçük ama son derece şuurlu bir et parçası yerleştiremez. İnsanı suya muhtaç yaratan ve düzenli olarak su içmesini sağlamak için gerekli her türlü önlemi alan Allah’tır.

Rating overview

  • 4,5
Total score
Good 4